Tuesday, May 6, 2008

delice elize

Okyanus Çevirim Dairesi o gün her zamankinden daha yoğun bir şekilde Küresel Afet Yönetim Merkezi çalışanlarıyla dolmuştu. Foton Bilgi Kanallarının(FTK) ilk ayağı olan enerji panelleri ile bilgi gömücüler anarşist bir terörist örgüt tarafından saldırıya uğramıştı. İşin ilginç yanı ise teröristlerin ihtiyacı olan ısı patlaması için oturdukları yerden bir düğmeye basmaları gerektiğiydi. Sonrası ise küreyi bir sirk alanına dönüştürecek bir kaostu.

Bilgi taşıma federasyonu kriz yönetimi günleri toplantısında bilgi taşıma üyeleri ve foto enerji federasyonu kimin neyi yapması konusundan çok kimin her şeyi yapması gerektiğini konuştukları için yaklaşık birkaç yüzyıl önce kullanılan Çıkış temalı planlara 1.Birlik Devletleri yönetimiyle geçmek zorunda kaldılar. Çıkış 13.A da şöyle demektedir “Felaket önleyici sistemler enerji panellerinin işlev görmemesi anında bilgi gömücüleri durdurur” . Daha açık konuşmak gerekirse bilgiyi farklı dalga boylarındaki ışınların içine gömmeyi durduruyordu. Yalnız birbirini yiyen federasyon üyelerinin kesinlikle kabul etmediği konu ise eş-zamanlayıcıların yani bilgi gömücülerle enerji panellerinin koordinasyon ve haberleşmesini sağlayan sistemlerin kriz senaryolarıydı. Bu konu sistemin yapay zekâsına bırakılmıştı, bunun için 1.Birlik Devletleri bir yapay zekâ danışma kurulu kurmuş ve bu kurulun belirlediği çalışma kurulu GünKurtaran adlı yazılımı bu sisteme uzaya gönderilmeden eklemeyi başarmıştı.

GünKurtaran adı ilk olarak kifayetsiz gibi dursa da gün kelimesinin aynı zamanda doğan güneş olduğu gerçeğinden hareket edince foto enerji federasyonunun bu yapay zekâya ne kadar müdahil olduğu ortaya çıkacaktır. Yapay Zekâ Çalışma Grubu başkanına iyi dileklerini ileten Elize adlı bayan şu anda sorgu odasında. Yarattıkları felaketi durdurmak için uzay ağını durdurup iki yüzyıl önce miladını dolduran Wi-Max gibi teknolojilere geçici olarak başvuruldu. Faks – email gibi demode sistemler kurulan bu geçici bilgi hatlarından aktarılmaya başlandı fakat sorgular devam ettikçe sorunun daha büyük olduğu anlaşıldı.

Aynı gün Güvenlik Konsey’ine teslim olan Elize, ısı patlaması gerçekleştiği anda etraftaki tüm ekranların siyaha dönüşünü ve insanların suratlarındaki o beklenen korku ifadesini izledi. Şimdi Okyanus Çevirim Dairesinde gizli bir odada sorgulanıyordu. Teorisi gerçekleşmiş ve bilgiyi geçici bir süre maddeye dönüştürmüşlerdi. Isı patlaması sırasında devreye giren sistem bilgiyi süper-sinyallerle yer küreye iletmesi gerektiği halde bilgiyi fotonların üzerine o kadar yüksek enerji ile kodlamıştı ki bilgi küçük maddelere dönüşmüş ve uzaydan okyanus sahillerine aktarılmıştı.

Elize sorgu odasında karşısına çıkartılan kendi beyin haritasını inceliyordu. Sorgu makinesi Elize’nin beynindeki ilişkisel ağı Elize’nin genlerine göre sistematize ettikten sonra Elize’nin beynini tarayıp sonuçları bir sanal gerçekliğe aktarılmıştı. Bu sanal gerçeklikten ilk olarak biyolojik taşıma sistemleri çıkarılmıştı. Bilgisayar işleme devam ettikçe hücreleri Elize’nin genetik yapısına göre ve beyin fonksiyonlarına göre gruplandırdı bundan sonra ise hücrenin organelleri çıkarıldı, enzimler ve hormonlardan sonra geriye sadece bilgi molekülleri kalmıştı. Bu moleküllerin içerikleri yorumlanıp bilgi formuna dönüştürüldükten sonra beyin haritası tamamlanmışı ve bu haritayı okuyan görevliler Elize’nin Foto-Enerji komisyonuyla nasıl bağ kurduğunu, Foton Bilgi Kanalı yönetim şifresine nasıl ulaştığını ve sonunda patlamayı nasıl gerçekleştirdiğini öğrendiler.

Elize, karşısına getirilen haritayla oynayan sorgucuyu izliyordu. Üç boyutlu gösterim yapan “Sahne” adlı araçla Elize’nin çocukluğuyla ilgili kayıtları inceliyor çocukluğunda yaşadığı bazı anları parametre olarak kullanarak bilgisayara bu olayla ilişkili olayları getirmesini istiyordu. Karşısına çıkan sonuçlar çok fazla olunca Elize’nin nasıl düşündüğünü anlamak için bilgi kümeleri arasındaki ilişkileri bilgisayarla sınıflandırıp aynı sınıfa sahip bilgileri listeledi, sonra bu listede zamana bağlı olarak düşünce sınıfları arasında bir ilişki kurdu. Elize’nin bu kararı verdiği anı bu zamana bağlı bilgi ilişki ağında çözmeye çalışıyordu ama bilgisayar onu sürekli Elize’nin 3 aylık haline geri getiriyordu. Sorgucu bir an Elize’nin FTKları yok etmek için doğduğunu düşünüp kendisine bu işi verenlere küfretti. Beyin haritalama bir bilgi alma – delil toplama sistemiydi fakat suçlu suçunu zaten itiraf etmişti. Ondan istenen şey bu bilgilerden Elize’nin neden böyle bir şey yaptığını bulmasıydı ama bu neredeyse imkânsızdı. Sorgucu alnındaki terleri silmeye çalışırken Elize onunla konuşmaya başladı.

— Neden olduğunu anlamıyorsun sanırım.
— Evet.
— Belkide bana sormalısın. Karşında duruyorum ve sen hala elindeki haritayla oyun oynuyorsun.
— Peki o zaman.... Neden?
— İlk önce benim sana bir soru sormama izin ver. Sen dâhil olmak üzere herkes neden böyle kısa kısa konuşuyorken ben böyle uzun uzun konuşuyorum.
— Beynindeki anamoliler yüzünden.
—Anamoli mi?
—Evet, sonuçlara göre beyninin arka bölümü çok küçük fakat ön lobların çok büyük.
— Hımm. Aslında ben buna anomali demezdim çünkü bundan birkaç yüzyıl önce yaşasaydım bu anomalilerle gayet rahat ederdim çünkü eskiden şimdi olduğu gibi her şeyi yüksek çözünürlüklü üç boyutlu videolarla anlatılmıyordu ve insanlar ara sırada olsa durup düşünebiliyordu. Şimdi hepimiz her şeyi videolara gömüp yolluyoruz başkalarının videolarını izliyoruz ve eski yıllarda olduğu gibi yazıp okuyamıyoruz. Uzun yıllar algı kanallarımızı o kadar çok daralttık ki bunun sonucunda beynin görme merkezi aşırı derece gelişti ve büyüdü. Aslında benim arka loblarım küçük değil sizin arka loblarınız kocaman. Arka loblarınız büyürken ön loblarınız küçüldü. Bu da karar verme yeteneklerini azalttı. Sonrasında ise sizin aksinize benim gibi ön lobu büyük olan bir azınlık sizin gibi angutları parmağında oynatarak eski ülkeleri birleştirip birlikler kurdular. Şu an ise dünyanın kaynağı ve geleceği bir kaç kıçı pardon lobu büyüğün elinde.
— Siyasete neden girmedin de koca FTK’yı patlatmayı tercih ettin?
— Aslında bunun birden fazla nedeni var. İlki bu terörizmdir ve dikkat çeker. İkincisi ağzından salyalar akarak üç boyutlu sahneleri izleyen insanlara bir şey anlatmak için onları sahnenin karşısından almak lazım, son olarak bahsettiğim o birlik yöneticilerinin bilgi tekelini kırıp bilgiyi halkın kontrolüne vermek istedim. Bir teorim vardı ve bu teorim doğru çıktı.
— Teoriniz nedir?
— Bundan yüzyıllarca önce karar verme mekanizmaları zayıf olan bazı canlıların mesela solucanlar üzerinden deneyler yapılmış. Bu deneylerde bir kısım solucana bir labirentten nasıl çıkılacağı öğretilmiş sonra bu solucanları doğranıp labirentten çıkmayı bilmeyen solucanlara yedirilmiş. Sonuçta ise bu solucanlar da labirentten çıkmış. Yani bilgiyi yemiş bu solucanlar. Ben de buradan yola çıkarak sizin gibi angutlaştırılmış kitlelere FTKlar tarafından taşınan bilgiyi vermeye karar verdim. Patlama sırasında FTKlara sürekli olarak bizim propaganda metinlerimizi gönderdim. Böylece sizin bilginiz dışında neler döndüğünü anlayacaktınız, kızacaktınız ve harekete geçip ortalığı yıkacaktınız.

— Nasıl olacaktı bu?

— FTK lardan geçen ne kadar gizli bilgi varsa hepsi şu an denizde, havada ve yerde. Herkes bu bilgileri özümsüyor.Banka şifreler, güvenlik açıkları, askeri bilgiler, birlik sırları.... Bunların hepsi halka açıldı. Bilgileri saklayıp halkı yöneten birlik yapılarının en korktuğu şeyi gerçekleştirdim. Sahne’ lere bakan halkı sahneye çıkardım. Tek yapmam gereken şey enerjinin maddeye dönüşümü sırasında bilgi kodlamasını insan protein zinciri şeklinde tanımlamak oldu. Nasıl ama?

—Delice


Patlamayı takip eden günlerde o gün hangi sahile bu bilgilerin transfer edildiği bulunmaya çalışıldı. Eski dünyada Afrika adlı kıtanın sahillerine vuran bilgiler okyanus çeviriciler tarafından depolarda bekletilmiş, kısa sürede çevirim motorlarına alınmıştı. Her gün milyonlarca metre küp okyanus suyunu tatlı suya çevirtilip pompalarla ve kanallarla insanlara ulaştırılıyordu. Şimdi bu kanallarla devasa bilgiyi insanlara taşınıyordu.

İlk gün beklenenin aksine sakin geçmişti. İlerleyen günlere sayıları artan dolandırıcılık olayları insanları korkutuyordu. Birçok yere telefon adlı aletten konulup insanların iletişimi kopartılmamaya çalışıldı fakat tüm çabalara rağmen asi girişimler başlamıştı. Kitleler harekete geçmeye başlamıştı.

Gençlerin hali gerçekten içler acısıydı . Birlikler baskı makineleri yapabilmek için eski patent kayıtlarını incelemiş ve denemelerde bulunulmuştu. Bazı tarih profesörlerine danışılarak hangi alfabenin seçilmesi gerektiği tartışıldı. Sanki zaman geri sarılmış ve insanlık medeniyetinin hızlandırılmış bir ilerlemesi gerçekleşiyordu. Okuma-yazma bilen şanslı azınlık birlikler tarafından işe alınmış ve yazışmaları yapması için görevlendirilmiş ve yüksek ücretlerle çalıştırılıyordu. Halklara okuma yazma öğretmek için büyük meydanlarda eğitim programları hazırlanmaya bile başlanmıştı. Yeni FTK ların hazırlanıp uzaya yollanması eski dünya zamanıyla 6 ay alacaktı. Tüm bunlar gerçekleşirken birlik yetkililere muhtemel isyanlara karşı emniyet güçlerini sürekli hazır bekletiyordu.

İlk ay emniyet güçleri elle yazılmış bildiriler bulmuştu. Elize’nin propaganda metinleri hızla etrafa yayılıyordu. Yapılan sorgulamalarda çok ilginç sonuçlar ortaya çıkmaya başlamıştı. Örneğin, Kalkı şehrinde 5 yaşında bir çocuk sadece birlik başkanlarının sahip olduğu füzyon bombalarının şifresini biliyordu. Çocuk sokaklarda gezen istihbarat elemanları tarafından fark edilmişti. Bombaların şifreleri değiştirilmiş ve çocuk uzun süreli olarak gözaltına alınmıştı. Birçok kişi buna itiraz edince Birlik başkanı” Bir velet akşam babası çikolata getirmedi diye milyonlarca kişiyi öldürmesine göz yumamam. Bu çocuk bu sorunlar çözülene kadar burada kalacak ya da beyni yıkanacak !” şeklinde bir açıklama yapmıştı. Düzenlenen yürüyüşlere ağır bir şekilde müdahale eden askerler halkı daha da kızdırmıştı.

İkinci ayda Wi-Max ağlarını birlik tamamen kendi kontrolüne almış telsiz, telefon ve cep telefonu hatları gibi daha eski hantal teknolojileri halkların kullanımına açmaya başlamıştı. Yüzyıl önce maliyetleri ve demode olmaları yüzünden kapatılan okulların bedeli tekrar ödenmeye başlamıştı. Okulları kapatıp onların yerine insanları herhangi bir yerde her hangi bir zaman öğrenim görmelerine olanak veren eğitim ağı kurulmuştu. Eğitim ağı çalışmadığı için kısa bir eğitimden geçen öğretmenler yüksek birlik yetkilileri ve diplomatların çocuklarını eğitiyordu. Eğitim kıtlığı ortaya çıktığında toplumdaki sınıf farklılıkları iyice ortaya çıkmıştı. Bu da Elize’nin adamları olan gönüllü öğretmenler topluluğuna fırsat vermiş onlarda halkı iyice ateşlemişlerdi.

Üçüncü ayda birbirleri ile iletişime geçemeyen insanlar eskisi gibi bir araya gelmeye başlamışlardı. Finans sektörü gibi bilgi ağırlıklı çalışan sektörler çökmüş ve bununda etkisiyle sanayide durgunluk başlamıştı. Tüm mamul ürünlerin üretiminde bir azalma yaşanmış ve işsizlik inanılmaz derecede artmıştı. Bu durumdan birlik yapılarını parçalayıp bağımsız devlet yapısına geçmeyi öneren Elize yandaşları gitgide güç kazanmaya başlamıştı.

Dördüncü ayda ilk büyük eylemler yaşanmaya başlamıştı. İşsiz insanlar, eğitimsiz çocuklar, aç kadınlar sadece vakit geçirmek için toplandıkları meydanlarda yavaş yavaş kızgın kitlelere dönüşmeye başlamışlardı. Cephanelik bilgileri, diplomatik sırları bildiğini iddia eden yüzlerce kişi ortalıkta dolaşıyordu ve tabi ki sayıları artık göze çarpan Elize yandaşları bu durumdan faydalanmaya başlayıp insanları örgütlüyor, onları küçük çaplı eylemlere hatta bazılarını terörist eylemlere yönlendiriyordu. Dördüncü ayın sonunda uzun uğraşlar sonucunda yapılabilen baskı makineleri hizmete girmiş ve birlik bunu haber kanalı olarak kullanmayı seçmişti. İlk verilecek haber baskı makinelerine geçirilmiş ve büyük posterle basılmıştı “Birlik düşmanı hain terörist Elize idam edilmiştir.” Elize’nin cansız vücudunun fotoğraflarının yer aldığı posterler her yerdeydi. Birlik yetkilileri posterin altına sanki tehtid edermiş gibi şu notu düşmüşlerdi.” Onu seven bir tanıdığı, eğer varsa, gelip bu pis cesedi alsın !”.

Beşinci ayın ilk gününde Elize’nin bedenini almaya milyonlarca kişi gitmişti. Duvarlardaki posterler yırtılıp Elize’nin cansız fotoğrafları pankartlara taşındı. Birliğin baskı evleri basılıp Elize ve örgütü hakkında bildiriler hazırlandı. Milyonlarca kişi Elize’yi morgunda beklediği hastanenin bahçesine gömüp hastanedeki tüm doktorları çıkarmıştı. Herbir adlı bu Birlik hastanesini Birlik tarafından insanlara geçmişte nasıl hizmetler verdiğini hatırlatmak için seçilmişti. Fakat gün sonunda hastane tamamen boşaltılmış ve bu devasa hastanenin bahçesine Elize defnedilmişti. Birliğin örgüte kafa tuttuğu yer şimdi Elize’nin anıtına ve örgüt merkezine dönüşmüştü. Ertesi gün Herbir’de bulunan kalabalığa yapılan askeri operasyon sonucu yaklaşık yüz bin kişi ölmüş ve daha fazlası da yaralanmıştı. Birliğin bu ani müdahalesi posterlere “Teröristler birliğe kafa tutmanın hesabını ödedi” şeklinde yansımıştı.

Altıncı ayda birlik her şeyin düzeleceğine dair vaatler verip bedava yemek dağıtmaya başladı. Bu süre içerisinde durdukları sanılan Elize yandaşları ise altı ay önce okyanustan içtikleri bilgileri kullanmaya başladılar. Cephaneliklere ani saldırılarda bulunarak buralardan yüklü miktarda silah çalındı ve bunu birlik dairelerine saldırıp baskı evlerini ele geçirmek için kullandı. Kendi bastıkları kitap ve broşürleri halka dağıtıp Elize’nin cenazesinde yaşanan vahşeti gözler önüne serdiler. Bu arada Birlik yetkililerinden bazıları cenaze baskını sırasında yapılanları kınamış ve sorumluların idam edilmesini ve posterlerle halka duyurulmasını talep etmişti. Buna karşın baskın sorumluları bunun Elize yandaşlarını güçlendirip devleti zayıf göstereceğini düşünüyorlardı. Çıkan tartışmalar gitgide alevlendi ve Birliğin en üst kademesi ortadan ikiye ayrıldı. Bu ayrılık birliğin karar mekanizmaları yavaşlatmıştı. Askerle gerekli yetkiler ve kararlar için beklerken tartışmalar gitgide arttı. Doğan bu boşluktan faydalanan Elize yandaşları gitgide güçlenerek planlarını harekete geçirdi.

6. ayın sonuna doğru birlik yöneticileri yeni FTK ünitesinin uzaya gönderilmesi kararını aldı ve bunu halka duyurdu. Halka çektikleri çilenin biteceğini ve sorumluların hızla cezalandırılacağı duyurulmuştu. FTK nın uzaya gönderileceği gün gelip çattığında rampanın etrafını milyonlarca kişi doldurmuştu. Herkes etrafa kurulan saatlere bakıyor ve kalkışa ne kadar kaldığını hesaplıyordu. Tüm birlik yetkilileri orada hazır bulunuyor ve kafalarında gelecek günlerin planları yapıyorlardı. Fırlatma için geri sayım başladığında çocuklardan yaşlılara kadar herkesi bir heyecan ve umut dalgası sardı. Herkes dijital ekranlardan geri sayımı izliyordu. 10, 9, 8, 7, 6... beş saniye sonra tüm sorunlar ortadan kalkacaktı. 5, 4,... Üç saniye sonra insanlığı yüzyıllarca geriye götüren bu çılgınlık sona erecekti. 3, 2... ve bir saniye sonra tüm eğlence ve huzur geri gelecekti. 1, 0. Ortaya kocaman bir ışık huzmesi çıkmıştı bu huzmenin ardından herkesin ne olduğunu bildiği mantar şeklindeki dumandan sonra gözleri kör eden ışık huzmesiyle yirmi kilometre kare alan içerisinde ne bir canlı ne de bir makine kalmıştı.

Birkaç gün önce kaçırılan tutuklu beş yaşındaki bir küçük çocuktan alınan bilgiyle patlatılan bu füzyon bombası sonrasında Elize yandaşları artık amaçlarına ulaşmıştı.

No comments: